Tıp Tercihi Yapmak: SDÜ Tıp vs GAÜN Tıp

Konu Akışı:
1-12 Bin Sıralama İle Tercih Yapmak
2-Gaziantep Üniversitesi Maceram
3-Süleyman Demirel Üniversitesi Maceram
4-Kapanış

Eğer tıp tercihi yapıp yapmamak hakkında şüpheniz varsa ve tercihle ilgili bilgi almak istiyorsanız bir diğer yazıma göz atmanızda fayda var: Tıp Tercihi Yapmak: Neden ve Nasıl?

11 Temmuz 2022 Güncelleme: Bu yazıyı bitirdikten sonra bu yazının devamı olan, 5. sınıfın ardından SDÜ hakkındaki düşüncelerimi içeren “Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesinde 5. Sınıfın Ardından” başlıklı yazıyı okumanızı tavsiye ediyorum.

12 Bin Sıralamayla Tercih Yapmak

2017 yılında LYS sonuçlarının açıklanmasıyla beraber aklımda tek bir soru vardı? Süleyman Demirel Üniversitesinde mi yoksa Gaziantep Üniversitesinde mi okuyacaktım? O günlerde bu ikisini karşılaştıracak pek bir kaynağım yoktu açıkçası. Tercih yaparken de kulaktan duyma bilgilerle, sonradan değiştireceğim bir tercih yaptım.

Bu günse bu yazıyı tıp fakültesi hayatına Gaziantep Üniversitesinde başlamış, 2 yıl GAÜN’de geçirdikten sonra Farabi Değişim Programı ile Süleyman Demirel Üniversitesini denemiş ve en nihayetinde merkezi yatay geçişle beraber hayatına SDÜ’de devam etmiş birisi olarak yazıyorum. İstediğim şey bu iki okul arasında kalmış arkadaşların kendi tercihleri için kafalarında bir şeyler oluşturmak. Okuyun, yorumlayın, kendi kararınızı kendiniz verin.

2017 yazında üniversiteye dair bilgisi sınırlı olan birisi olarak tercih yaparken internetten duyduğum şeylere göre yapıyordum. Seçeceğim bölüm belliydi: Tıp Fakültesi. Ancak konu bu fakülteleri hangi sırayla yazacağıma geldiğimde ise herkes “Abi kadavra sayısı çok önemli.”, “Yök Atlas’tan akademisyen sayısına bakarak seçim yap.”, “Pdö yerine entegre sistemin olduğu okulları seç”, “Köklü okullar her zaman daha iyidir.” gibi şeyler söylüyordu. Ben de bunlara kulak kabartarak 11 800 sıralama ile aşağıdaki excel listesini yani tercih sıralamamı yaptım.

2017 yılında 11 800 sıralama ile yaptığım tercih listesi. Maviler tutma ihtimali olmayan, kırmızılar düşük ihtimal olan, sarı muhtemel ve yeşiller kesin tutacak olanları temsil etmektedir.

Bu sıralamayı yaptıktan sonra muhtemelen GAÜN’de ingilizce okuyacağımı düşünüyordum ancak sonuçlar geldiğinde GAÜN Türkçe’nin gelmiş olması beni şaşırttı. 2 sene sonundaysa GAÜN’den ayrıldım.

Gaziantep Üniversitesi Maceram

GAÜN’de 2 sene sonunda ayrılmamın nedeni: Mutsuzdum. Ben hayatının büyük bölümünü Adana’nın batısında, 7 farklı ilde yaşayarak büyümüş bir insan olarak Gaziantep’te aradığımı bulamadım. Şehirde yaşadığım kültür paradigmalarının değişimi bana aşırı geldi. O kadar şehirde yaşamama rağmen insan profilinin bu denli değiştiğine şahit olmamıştım. Öyle ki; bırakın ortak şeyleri yapmaktan zevk aldığım insanları bulmayı, oturup iki kelime muhabbetten zevk alacağım insanları bile bulmak zordu. Zamanla şehir bana boğucu ve karanlık gelmeye başlamıştı. Hatta İstanbul’a kısa bir geziye gidip döndükten sonra ilk okul günü akşamı hüngür hüngür ağlamış bir süre dışarı çıkamamış, kendime gelememiştim.

Yalnız değildim, çok iyi arkadaşlarım vardı. Ancak mutlu olamıyordum. Zaten vakit geçirdiğim arkadaşlarla konuştuğumuz vazgeçilmez konu Antepten kaçıştı.

GAÜN Tıp Fakültesi Temel Bilimler Binası

Doğruya doğru okulun temel bilimler binası yeni ve bakımlıydı. Anatomi binasında 10-15 masaya yetecek kadar çok çeşitli maketleri, 3 tane kadavrası (ki bu sayının hiçbir önemi yok. Kadavra üzerinde eğitimin bana sağladığı tek bir artı yoktu.) ve 8 tane kadar televizyonu vardı. Dersler hoca tarafından canlı bir şekilde kameraya çekilir ve canlı şekilde mikrofon ve kamerayla tüm televizyonlara yansıtılırdı. Histoloji sınıfında ise 20 kadar televizyon ve herkese fazlasıyla yetecek kadar mikroskop vardı. Gerek anatomide gerekse histolojide aldığım dersleri hala çok iyi hatırlıyorum. Hatta GAÜN’de edindiğim histoloji bilgim, patolojide de yardımcı oldu.

Sınıf 140 kişiydi, amfilerse 150 kişilik (Bu dediğim Türkçe için geçerli İngilizce için durum farklı). 3’er projeksiyondan oluşan amfilerde yoklama her ders başında basılan parmak iziyle alınıyordu. Görece az sayıda oluşan sınıf öğrenim adına iyi bir avantaj yakalıyordu.

Sınavlar aşırı zordu ancak eğitimi de bir o kadar iyiydi. Çok sevdiğim, çok kaliteli hocalar vardı. Başta Nöroşirjuride İbrahim Erkutlu, Anatomide Mustafa Orhan, Fizyolojide Ramazan Bal hocam gerek ders içi, gerek ders dışı anlamda pırlanta gibi insanlardı ve bana gerçekten güzel dokunuşlarda bulundular. Covid-19 muhabbeti olmadan önce bile sınavlar bilgisayar üzerinden yapılıyordu. Tüm öğrenciler sınav salonunda toplanıyor, iMaclerden şifrelerle sınavlarına giriş yapıyor ve sınava bilgisayar üzerinden başlıyordu. Bilgisayar üzerinden olması benim hoşuma gidiyordu. Kağıttan daha pratikti ancak sınavın bilgisayar üzerinden olmasının dezavantajı vardı: Videolu, açık uçlu, eşleştirmeli, doğru yanlışlı sorular soruluyordu. Bu da sınava ekstra zorluk katıyordu.

Ayrıca 2. sınıfta çok sevdiğim “Sinirbilim Topluluğu” yöneticiliği görevim vardı. Her hafta toplanır, Sinirbilimle ilgili konular konuşulur tartışırdık. Bir de üniversitenin sağladığı ücretsiz British Council İngilizce Kursu imkanı sayesinde B2 seviye İngilizce kursunu tamamlamıştım. GAÜN’ün ana hastanesi de gerçekten büyüktü. Kaybolmamanız işten bile değildi. Ayrıca bu hastaneye kocaman ayrıca bir Çocuk Hastanesi yapılmakta. Bunun dışında okulun ayrı bir Onkoloji Hastanesi de bulunmakta.

GAÜN Tıp Fakültesi Şahinbey Hastanesi

Ayrıca GAÜN’ün kampüsü ve okul imkanları iyiydi. Spor salonu fakülteye yakındı bu sayede her gün ders aralarını değerlendirerek fitness yapabiliyordum. Üstelik sadece 200 TL gibi bir fiyata 3 aylık spor salonu ve yüzme havuzunu kullanabiliyordunuz. Okulun yemekhanesindeyse yemekler ortalama üstüydü. Kentkart gibi öğrenci kartınıza para yükleyip istediğiniz zaman 2.5 TL karşılığında yemek yiyebiliyordunuz.

KYK yurdu ise başvuran herkese çıkıyordu. Aylık 270 TL gibi bir fiyata hem yemek hem kalacak yer sağlıyordu. Hem de yurt boş olduğu için odalarda tek kişi kalmanız çok olasıydı. Şahsen benim odam tek kişilikti ve bana ait balkon ve duşakabine sahiptim. Tek kişi kalmasanız bile odaların 3/4’ü 2 kişilik geri kalanlar 3 kişilikti. Gerçi üniversiteye ve çarşıya uzaktı. Okula ve çarşıya gitmek için tramvaya 8 dakika yürüdükten sonra okula 12 dakikada çarşıya 25 dakikada varıyordunuz. Gece son giriş saati 23:00’dı ancak güvenlik görevlileri çoğu zaman dert etmiyorlardı. Gece 11’den sonra dönmek istediğiniz zaman taksiyle 30 TL’ye dönüyordunuz. Akşam yemekleri iyiyken kahvaltıyı beğenmiyordum. Spor yaptığım için kahvaltıda sağlıklı ve hoşuma giden bir şey bulabilmem imkansızdı. Dolayısıyla kendi odamda yulaf ve sütle geçiştiriyordum. Akşam yemeğini ise pilav+yemek+salata üçlüsüyle yapıyordum. (11 Temmuz 2022 Güncellemesi: Yurtların konumu geçtiğimiz yıl değişti. Bu imkanların ne derece değiştiğini detaylı olarak bilmiyorum.)

Şehrin kendisinden de haz almıyordum. Büyük bir şehirdi, bir yere ulaşmak zordu. Sosyal anlamda pek fazla etkinlik olmuyordu. Suriye’ye 1 saat, en yakın denize 3 saat, İstanbul’a 18 saat uzaklıktaydı. Şehrin demografik yapısıysa liseyi okuduğum Manavgat’tan çok farklıydı. Eğlencesiz, renklerin soluk olduğu; kışın yolda yürürken su damlacıklarının size sövdürdüğü bir şehirdi Gaziantep.

Dolayısıyla akademik alanda iyi bir üniversite hayatı yaşarken sosyal anlamda mutlu olamıyordum. Orada olan yakın arkadaşlarım da benim gibiydiler. Onlar da sosyal anlamda mutlu olamıyordu. Herkes geçiş yapmaktan bahsediyordu. Ben de hayatım boyunca şehir şehir dolaşmanın da etkisiyle bir kere yaşayacağım üniversite hayatında yeni bir şeyler denemenin zamanı geldiğini hissediyordum.

Dönem 2’ye geçtiğimde ise aklıma bir fikir geldi: Farabi Değişim Programı ile birlikte zaten puanımın tuttuğu SDÜ’ye geçip oradaki ortamı görmek; beğenirsem de merkezi geçişle beraber temelli yerleşmek. Ayrıca bu sayede CV’me ekleyebileceğim bir değer ve cebime girecek fazladan burs parası da olacaktı. En kötü ihtimalle yeni bir yer görmüş olurdum.

Süleyman Demirel Üniversitesi Maceram

Farabiyle SDÜ’ye geçiş yaptığımda Manavgat’ta yaşarken tanıdığım bir kaç insan dışında kimseyi tanımıyordum. Ayrıca SDÜ hakkında bildiğim tek şey ise fakültenin, özellikle de 3. sınıfının kolay olduğuydu. Öyle ki senenin birinde Dönem 3’te 220 kişiden 170’i finalsiz geçmişti.

SDÜ Tıp Fakültesi Temel Bilimler Binası

Okulun ilk günü fark ettim ki bizim 2. sınıfta gördüğümüz şeyler burada daha yeni görülüyordu. Böylece okulun kolay olduğunu kendimce doğruladım. Farmakoloji ve Biyokimya eğitimi çok iyiydi, ancak 3. sınıfın lokomotifi Patoloji ise iyi değildi. Zaman geçtikçe patoloji dersinden soğudum. Histoloji temelimin iyi olmasına rağmen patoloji sıkıcı geliyordu. Sınav sorularının kolay olması da çalışmamı engelliyordu. Bu sayede patolojim eksik kaldı. Ayrıca duyduğum kadarıyla Tıbbın en önemli dersi Fizyoloji de iyi değilmiş SDÜ’de.

Temel Bilimler Binası (SDÜ’nin deyişiyle Morfoloji Binası), Amfiler hariç, GAÜN’e göre eskiydi. Sınıf 250 kişiden oluşuyordu, amfiyse 300 kişilikti. Yoklamalar sabah, öğleden önce – öğleden sonra, gün sonunda olmak üzere 4 kere kart okutarak alınıyordu. Ayrıca GAÜN’ün aksine tek projektör vardı amfide. Bu büyük ve kalabalık sınıf eğitim adına küçük bir dezavantaj yaratıyordu.

Patoloji ve histoloji sınıfı GAÜN’den teknoloji anlamında fersah fersah gerideydi. Herkese birer mikroskop ve preparat düşmüyor, dersler tam olarak gözükmeyen projeksiyonlardan yapılıyordu. Duyduğum kadarıyla anatomi sınıfları da farklı durumda değildi, GAÜN’e göre çok gerideydi, çok fazla maket yoktu ve dersleri takip etmesi zordu.

Yine de GAÜN’ün aksine dersler kolaydı ve geçmemeniz çok düşük olasılıktı. Covid-19’da çıktığı için iki senedir sınıfta kalan olmamıştır diye düşünüyorum.

Okulun hastanesi de GAÜN’e göre bir hayli küçük. Hatta GAÜN’ün yeni yapılan Çocuk Hastanesi boyutuna çok yakın.

Okulun yemekhanesi GAÜN’den lezzet ve maliyet anlamında daha kötüydü. Yemekleri şahsen çok beğenmiyordum. Günlük yemek yeme ücreti 5 TL’ydi, eğer haftalık yaparsanız 3 TL’ye geliyordu. Yine de GAÜN’den daha pahalıydı. Kampüs ise güzel ve hoştu. AVM alanı ve meydanı gerçekten çok hoş. Kendim en çok kaykay kaymak için kullansam da oturacak, zaman geçirecek, yemek yiyecek çok güzel yerler var. Fitness ise şahsen kullanmasam duyduğum kadarıyla çok da iyi değilmiş. Ve Fakülteye de uzak bir konumda yer alıyor.

Okulda, tüm tıp fakültelerinde klasikleşmiş TurkMSİC ve Asistan Söyleşi Günleri dışında pek bir topluluk etkinliği yoktu. Ayrıca tıp fakültesinde pek bir topluluk da yoktu. Yine de SDÜ’nün diğer fakültelerinden çıkmış Dağcılık ve Havacılık gibi aktif iş yapan sosyal yönü ağır basan topluluklar vardı. Zamanım olmadığından ve Covid-19’dan dolayı katılamadım ama duyduğum kadarıyla bu topluluklar gerçekten çok aktifmiş. Kısacası Tıp Fakültesinden çıkmış akademiye yönelik topluluk yoktu ama sosyal yönde sizi tatmin edecek topluluklar vardı SDÜ’de. (11 Temmuz 2022 Güncelleme: Okulun akademik gelişime hitap eden topluluk eksikliği, kurucusu olduğum SDÜ Sinirbilim Topluluğu’nun kurulması ile giderildi!)

Ayrıca tıp fakültesinde tanışma partileri gibi bol bol eğlenceli partiler oluyordu. Sosyal ortamı eğlenceliydi ve kendime daha yakın gördüğüm; aynı kafayı paylaşan arkadaşları burada bulmuştum. Covid-19 başladığında akademik olarak tam anlamıyla tatmin olmasam da sosyal anlamda tatmin olmuştum.

Ayrıca yaşadığım yeri de çok seviyordum. Çünür Mahallesinde yaşıyordum. Burası sessiz sakin, okula yürüyerek 7 dakika mesafede bir yerdi. Şehrin merkezine, toplu taşımayla 15 dakikada gidebiliyordum. Köy ve şehrin güzel yanlarını almış güzel bir mahalleydi. Ve geldiğimden beri de inanılmaz gelişerek tıp öğrencilerin ve bir çok üniversitelinin göz bebeği haline geldi.

Isparta’da küçük bir şehir olmasına rağmen sosyal olarak daha fazla mutlu olabileceğiniz, üç insandan ikisinin öğrenci olduğu bir şehir. Havası kuru ve yazları serin. Antalya’ya 2 saat uzaklıkta ve başka büyükşehirlere gitmeniz de uzun sürmüyor. Küçük şehirleri seven, sıcaktan nefret eden ben için güzel bir şehir Isparta.

Sonuçta akademik olarak yeterince tatmin olmasam da mutluydum. Ayrıca yavaş yavaş; öğrenimin, ancak insanın kendi çabasıyla olabileceğine inanmaya başlamıştım. Bunda Covid-19’un da etkisi vardı. Dolayısıyla SDÜ’de kalmaya karar verdim ve merkezi yatay geçişle çapayı SDÜ’ye attım.

Bu gün 4. sınıf biterken “İyi ki” diyorum. Özgür Pirgon, Mustafa Karabacak, İsa Sözen ve Recep Çetin gibi hocaları tanıdım, sınıfı iyi bir ortalamayla bitirmek üzereyim, Erasmus programı başvurum kabul oldu (11 Temmuz 2022 Güncellemesi: Bu satırları Torino/İtalya’dan Erasmus Programından yazıyorum.). Ayrıca duyuyorum ki GAÜN Tıp 4. sınıftada klasik zorluğunu devam ettiriyor. Bu Covid-19 Dönemine rağmen kötü notlar alan başarılı arkadaşlarımı duyuyorum. Zaten GAÜN Tıp Covid-19’a rağmen bu sene öğrencilerini aşısız bir şekilde düzenli olarak çağıran ilk okuldu.

Kapanış

Eğer siz de benim kaldığım ikilemde kaldıysanız size önerim şu olacak: Eğer Mersin ve batısında yaşıyorsanız SDÜ’yü tercih etmenizi şiddetle tavsiye ediyorum. Eğer Mersin’in doğusundaysanız ve sosyal hayata önem veriyorsanız yine SDÜ’yü tercih edin. Hayatını ders çalışarak geçirmek isteyen arkadaşlarımsa GAÜN’ü seçerek ders çalışmanın keyfini çıkarabilir.

İdealist bir insan olarak başladığım tıp fakültesi yolculuğunda tercihim GAÜN’den yana olmuştu. Ancak GAÜN’de fark ettim ki insan mutlu olmadığı zaman adım atmaktan bile aciz hale geliyor. Öğrenim dediğimiz şeyse Covid-19’lu şu yıllarda gördüğümüz üzere insanın yalnızca kendisinin başarabileceği bir şey.

11 Temmuz 2022 Güncelleme: Bu yazıyı bitirdikten sonra bu yazının devamı olan, 5. sınıfın ardından SDÜ hakkındaki düşüncelerimi içeren “Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesinde 5. Sınıfın Ardından” başlıklı yazıyı okumanızı tavsiye ediyorum.

Ayrıca tıp tercihi yapmakla ilgili başka bilgilerin yer aldığı diğer yazımı okumanızı tavsiye ediyorum: Tıp Tercihi Yapmak: Neden ve Nasıl?

Tıpta Farabi Değişim Programını merak edenler bu linke tıklayabilir. Sorusu olan arkadaşlar bana özel olarak sormaktan çekinmesinler.