Kitap inceleme serime bu gün Yale’de psikoloji profesörü olan Paul Bloom’un 2010’da yazmış olduğu Hazzın Bilimi (How leasure Work)’nin Alfa Bilim tarafından basılan Ahmet Birsen imzalı çevirisini ekleyeceğim.
Öncelikle “Hazzın Bilimi” benim de çokça araştırdığım, güncel makaleleri bazı maddeler ve zihin modelleri üzerinde takip ettiğim eğlenceli bir konu. İnsanı insan yapan şeylerin bu konu etrafında şekillendiğini düşünüyorum.
Dolayısıyla kitabın başlığını ve Alfa Bilim logosunu gördüğümde kitabı doğrudan sepete ekledim. Okumadan önce ne yazarı tanıyor ne de kitap hakkında bilgiye sahiptim.
Yazarı, kitabı bitirdikten sonra biraz araştırdığımda TED Talks’ta hazza dair konuşması olduğunu ve Türkçe çeviri derslerinin TÜBA tarafından yayınlandığını gördüm. İlgi duyan arkadaşlar bir göz atmalı.
Yazar ilgilendiği konulara yenilikçi evrimsel perspektifli görüşler getirmeye çalışıyor. Özellikle ahlak, kurgu, din, haz, dil gibi konulara bayağı ilgili. Kitap da içerdiği konulara haz ekseninde özcü-evrimsel perspektifte göz atıyor.
Kitap ileri okumaları hariç 220 sayfa. Anlattığı konu için normal-kısa uzunlukta bir kitap.
Kitabın Bölümleri:
- Hazzın Özü
- Ağzının Tadını Bilenler
- Yatak Aldatmacaları
- Yeri Doldurulamaz
- Performans
- Hayal Gücü
- Güvenlik ve Acı
- Hazlar Neden Önemlidir?
İlk sayfalar özcülüğü (essentialism) okuyucuya olabilecek en basit şekilde aktarmaya ve örneklerle pekiştirmeye çalışıyor. Bu sayfalar gerçekten ilgi çekici ve sizi bilme doyumuna oluşturabilecek türden (tabi benim gibi özcülüğü sadece ismen biliyor ve pratiğine dair fikriniz yoksa). Fakat kitap çoğu kitabın düştüğü hataya düşerek aynı kurguya her bölümde devam ediyor.
Bölüm kurgusu 2. bölümden itibaren şu şekilde: Konu tanıtımı – Hayattan ilgi çekici bir örnek – Özcülük karşıtı görüşler – Bu görüşlere cevap – Örneğin özcülükle açıklanması – Yeni bir örnek – Özcülük karşıtı görüşler ….
Bu benim için son derece sıkıntı veren bir kurgu tarzı çünkü bir süre sonra örneği açıklar açıklamaz yazarın neler diyebileceğini az çok kestirebiliyor ve konuyu teoriyle pekiştireceğime; teori daha çok zorlama gibi gözükmeye başlıyor. Bu da tüm ilgimi ve bilme doyumunu ortadan kaldırıyor ve okumayı amelelik gibi hissettiriyor.
Bir de kitabın Türkçe çeviri başlığı o kadar hatalı ki kitaba sırf bu yüzden aşırı öfkeyle doluyum. Kitabın bilimle alakası yazarın yaptığı 2-3 deneyle (ki bu örnek ısıtılıp ısıtılıp kitap boyu önünüze koyuluyor, çoğu durumda da örnekle alakası olmadığı halde görüyorsunuz) sınırlı. “Hazzın Felsefesi” olsa herhangi bir sıkıntım olmazdı ama “Hazzın Bilimi” başlıklı kitap basınca ister istemez beyin haz yolakları, maddelerin hazzı fizyolojisi ve hazzın, bilimsel yöntemler (kanıt, yanlışlanılabilirlik…) ile açıklanmasını bekliyordum şahsen. Kitap bunu kesinlikle yapmıyor.
Kitabın yaptığı şey size bilimsel perspektif sunmaktan veya bir şeyleri açıklamaktan çok size bazı sorunlar verip (örneğin neden mazoşizmden zevk alırız?) bunları fikri seviyede açıklamaya çalışmaktan ibaret. Bence şu, şu olabilir türünden açıklamalara bilim diyeceksek işimiz çok. İnsan oturduğu yerden düşünsel deneyler yapıp buna bilim ismini atfettiğimiz çağlar çok eskide kaldı.
Sırf bu yüzden kitabı okurken bilimle ilgili bir kitap değil de migrostan aldığım “kuantum” kitaplarını okuyor gibi hissettiğim çok oldu
Ayrıca kitap sizi sonuçlara götürmekten uzak. Bilimsel niteliği olmadığı için sizi bir felsefe kitabı gibi düşünsel sorunlarla baş başa bırakıyor. Bunu da çok iyi yapıyor. Çoğu sayfada kitabı durdurup ilgili konulara kendim açıklama getirmeye çalışırken ve arkadaşlarımla bu sorunları tartışırken buldum kendimi. Sırf bu yüzden kitap bana zevkli geldi. Ama “rafine bilgi hapı” isteyen okuyucuyu kesinlikle üzecektir.
Tabi genel kültür bilgilerden (yamyamlık hikayeleri), sosyal deneylerden (sokakta para toplayan dünyaca ünlü kemancı), tarihi hikayelerden (Nazi generalini kandıran sanatçı) bol bol var. Ancak bunları zaten duymuş olmanız olası. Duymadıysanız bu öğeler sizi mutlu edecek türden.
Kitabın evrime ve cinsel seçilime ayırdığı geniş yer, zaman zaman sizi bağlamdan uzaklaştırabiliyor. Özellikle evrimsel perspektif hayatınıza entegreyse zaten düşündüğünüz şeylerin size hatırlatılması can sıkıcı olabiliyor. Ve kitabın kabaca yarısı (özellikle 3. bölümün tamamı) cinsel seçilime adanmış veya cinsel seçilimle bağdaştırılmaya çalışılmış. Bu da kitabı deneyimli okuyucu için yorucu kılabilecek ayrı bir özellik.
Bir de kitabın ilk sayfalarında kurgu hazzının, bahsi geçtiğinde olayın dine bir yerlerden değeceğini hissetmiş bu konuyu heyecanla beklemiştim. Bu beklentimin sonlara kalması ve yazarın “ne şiş yansın ne kebap” tarzı fikirlerini korkuyla maskelediğini düşünmem beklentilerimi boşa çıkardı.
Kitapta çoğu arkadaş için can sıkıcı olacağını bildiğim bir özellik daha var: Kitap spoiler verme konusunda hiçbir çekingeye sahip değil. Harry Potter’dan LOTR’dan ve daha nice popüler içeriklerden spoiler taşıyor ve bunu açık açık veriyor. Kitaptan 3 tane spoiler yedim ve bu bayağı keyfimi kaçırdı.
Kitabın artılarına gelecek olursak:
- Özcülüğe dair solid ve kapsamlı bir perspektif sunması (kitabın en iyi yaptığı şey bu. Sırf bu yüzden okunabilir)
- İlgi çekici tarihi hikayeler, sosyal deneylerin bolluğu. (bunlar gerçekten sizi doyuracak cinsten)
- Özel örnekler üzerinden hazzı açıklama çabası ve örneklerin çeşitliliği (bazı arkadaşlara az gelebilir ancak kitabın 220 sayfa olduğunu unutmamak gerek)
- Açıkladığı konuları evrimsel perspektifte temellendirmesi
- Kitabın dili akıcı
Kitabın eksileri:
- Sinirbilimle alakası yok. Başlık düşünüldüğünde bu çok büyük bir hata.
- Kitap kanıtlara dayandırılmıyor, sonuç verme amacı taşımıyor.
- Bölüm kurgusunun bayağılığı.
- Migrostan alınmış kuantum kitabı okuyormuş hissi veriyor.
- Kitapta popüler öğelere dair çok fazla spoiler var.
- Din konusuna çok fazla girilmemiş. Girildiği yerde ise kurgu hazzıyla ayrı bir perspektifte işlenmiş. Bu can sıkıcı bir detay.