Bu yazının 2021 Versiyonu Olan “2021’de Okuduğum Kitaplardan 29 Alıntı” İçin Tıklayınız.
Bu yazımda, bu sene okuduğum kitaplardan seçtiğim 66 kitaptan 66 alıntıyı sizlerle paylaşacağım. Alıntıların sıralarken herhangi bir düzen takip etmek yerine, kişisel tercihlerime göre sıraladım. İyi okumalar.
1- Mark Twain – İnsan Nedir
Her ulus, tek gerçek dine inandıklarını, tek mantıklı hükümet sistemine sahip olduklarını “biliyor”. Hepsi, kendilerinin de berbat olduklarından şüphelenmeden diğerlerini küçümsüyor. Hepsi, kafalarındaki, üstün oldukları hayaliyle gurur duyuyor. Hepsi Tanrı’nın en çok onları sevdiğinden emin. Hepsi savaş zamanında şüphe etmeden, kendilerine güvenle O’na yakarıyorlar. Hepsi O, düşmanın tarafını tuttuğunda şaşırıyor fakat alışkanlıktan bunu mazur görüp O’na methiyeler düzmeye devam ediyorlar.
Dedalus Yayınları, Sayfa 135
2- Bertrand Russel – Felsefe Yazıları
Ortada başarı dışında başka herhangi bir doğruluk standardı olmadığında, zor soruların aydınlatılmasında varoluş savaşının tanıdık yöntemlerinin kullanılmak zorunda kalınacağı ve metafiziksel doğrulukta son sözü zırhlı araçların ve makineli tüfeklerin söyleyeceği açıktır
Say Yayınları, Sayfa 131
3- Douwe Draaisma – Aklın Çıkmazları
Güç, bazen oluştuğu yöntemle zayıflatılıp çökertilebilir. Şayet Charcot sürekli Fransız araştırmacılara öncelik verseydi, otoritesi Fransa sınırlarını aşamayacaktı. Şovenizm mermerden yontulmuş bir itibarı bile aşındırıp tüketir.
Yapı Kredi Yayınları, Sayfa 324
4- A.M. Celal Şengör – Bilgiyle Sohbet
Kilise Galileo’dan yediği tokattan sonra -onu mahkum etmiş olmasına rağmen- bir türlü toparlanamadı ve bilimin karşısına asla ortaçağdaki cüret ve kendine itimatla çıkamadı.
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Sayfa 41
5- Erasmus – Tatlı Gelir Yaşamayana Savaş
Şunu aklınızda bulundurun ki: önce kendi insanınıza zarar vermeden düşmana zarar veremezsiniz.
Can Yayınları, Sayfa 37
6- Erasmus – Deliliğe Övgü
O halde kiliselerde yapılan ayinlere bir bakın, çocukların, yaşlıların, kadınların ve aklı kıtların cemaatte ön safları tuttuğuna tanık olacaksınız. Üstelik göründüğü kadarıyla gönüllü olarak ve coşkuyla katılıyorlar bu ayinlere.
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Sayfa 117
7- Milton Friedman – Kapitalizm ve Özgürlük
Her olayı ayrı ayrı ele alıyor olsaydık, ayrı ayrı ele alınan her olayda çoğunluk konuşma özgürlüğü aleyhine oy kullanacaktı. …Şimdi tüm bu olayların toplandığını düşünün ve halk yığınlarının bunlar için bir bütün olarak oy kullanması istensin; başka bir ifadeyle, tüm olaylar ve durumlar için ifade özgürlüğünün yasaklanmasına ya da her durumda ifade özgürlüğüne izin verilmesine halkoyuyla karar verilsin… Çok büyük ihtimalle çoğunluk, ifade özgürlüğü lehinde oy kullanacaktır; yani bir bütün olarak ele alındığında, insanlar tek tek ele alınıp oylama yapıldığında verecekleri oyun tam tersini kullanacaktır.
Eksi Kitaplar, Sayfa 94
8- Alan Watts – Güvencesizlikteki Bilgelik: Endişe Çağı için Güçlü Bir Mesaj
Sonsuz zaman korkunç bir kabus olduğunu anlamak için biraz hayal gücü yeterlidir, zira genellikle anlaşıldığı üzere cennet ve cehennem arasında pek fazla bir seçenek yoktur. Yaşamaya devam etme arzusu ancak insan sonsuz zamandan çok belirsiz zamanı düşündüğünde çekici gelir. İstediğiniz kadar çok zamanınızın olması başka bir şey fakat bitmeyen bir zamanınızın olması başka bir şeydir.
Sola Yayınları, Sayfa 147
Okumanızı şiddetle tavsiye ettiğim bu kitaptan alıntı yaparken çok fazla seçenek arasında kaldım. Sanırım yakın zamanda bu kitaptan aldığım alıntıları yeni bir yazı aracılığıyla sizlerle paylaşacağım.
9- Oscar Wilde – Dorian Gray’in Portresi 236
İnsanı cezbeden belirsizliktir. Sis bulutu çökünce her şey daha bir güzelleşir.
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Sayfa 236
Bu sene okuduğum en güzel kitaplardan bir tanesiydi kendisi. Herkese şiddetle tavsiye ediyorum.
10- Oscar Wilde – Yalnız Sıkıcı İnsanlar Kahvaltıda Parıldar
Davranışlarda neyin doğru neyin yanlış olduğu fikriyle fazla meşgul olmak, durdurulmuş bir entelektüel gelişimin işaretidir.
Can Yayınları, Sayfa 29
11-Oscar Wilde – Önemsiz Bir Kadın
Kadınlarla kendilerine aşık gibi, erkeklereyse onlardan sıkılıyormuş gibi konuşursan, yıl sonuna varmadan herkes ne kadar güzel konuştuğunu söyleme başlar.
Karbon Kitaplar, Sayfa 67
12- Schopenhauer – Üniversiteler ve Felsefe
(Liyakatsız atanmış üniversite hocalarından bahsederek) Edebi namusunu bir yana bırakıp; kendisini dönemin etkili çam devirenlerine ve softalık taslayan mankafalarına övgüler düzmeye adar, ya da maaşı devlet tarafından devletin amaçları için ödendiğinden dolayı büyük bir gayretle devleti tanrılaştırmaya çalışır, onu her türlü insani çabanın ve her şeyin zirvesi haline getirmeyi kendisine hedef edinir.
Say Yayınları, Sayfa 60
13- Schopenhauer – Din Üzerine
Bir an için, bütün ceza yasalarının halka ilan edilerek birden kaldırıldığını düşünün, öyle zannediyorum ki ne siz ne ben tek başına dini saiklerin koruması altında, buradan eve gidecek cesarete sahip olurduk. Buna karşılık benzer şekilde bütün dinlerin asılsız olduğu ilan edilmiş olsaydı önceden olduğu gibi, korkularımızda ve güvenlik önlemlerimizde özel bir artış olmaksızın, tek başına yasaların koruması altında yaşamayı sürdürürdük.
Say Yayınları, Sayfa 88
14- Schopenhauer – Yaşam Bilgeliği Üzerine Aforizmalar
Kendine yetmek, kendi kendimiz için bir şey olmak ve tüm varlığımı kendimle birlikte taşıyorum, diyebilmek, mutluluğumuz için kuşkusuz en yararlı özelliktir.
Alfa Yayınları, Sayfa 173
15- Schopenhauer – İdeal ve Gerçek
Çünkü dünyayı böylesine hayret verici ve güvenilmez yapan birçok şey arasında en ilk ve en başta gelenin, ne kadar sınırsız ve hudutsuz olursa olsun, onun mevcudiyetinin bir pamuk ipliğine bağlı olduğunu, insanlar ancak binlerce yıl boyunca sadece nesnel felsefe yapmak için çaba sarf ettikten sonra keşfedebildi. Ve işte bu pamuk ipliği onun içinde var olduğu gerçek bilinçtir.
Say Yayınları, Sayfa 100
16- Schopenhauer – Aşkın Metafiziği
Nihayet ulaşılan haz ve zevkin ardından her aşık çarpıcı bir hayal kırıklığı yaşayacaktır.
Bordo Siyah, Sayfa 32
17- Denis Diderot – Felsefe Konuşmaları
Delilerin en tehlikelilerini din yaratır ve toplumda kargaşa çıkaranlar bunlardan faydalanma fırsatını hiç kaçırmazlar.
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Sayfa 112
18- David Hume – İnsanın Anlama Yetisi Üzerine Bir Soruşturma
Felsefi tartışmalarda din ve ahlak açısından tehlikeli sonuçlar doğuracağını iddia ederek bir hipotezi çürütmeye çabalamaktan daha yaygın ama bir o kadar da yanlış bir muhakeme yöntemi yoktur. Bir görüş saçma yerlere vardırıldığında, kesinlikle yanlıştır; Fakat bir görüşün sırf tehlikeli sonuçları var diye kesinlikle yanlış olduğu söylenemez.
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Sayfa 95
19- Nietzsche – Eğitici Olarak Schopenhauer
Gerçek bir düşünür en çok, keyifle geçireceği boş zamanı özlerken, sıradan bir bilgin bu zamandan kaçar, çünkü o zaman zarfında ne yapacağını bilemez. Kitaplar avutur onu: Yani başka birisinin nasıl farklı düşündüğüne kulak verir ve bütün gün bu düşünüş biçimiyle oyalanır.
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Sayfa 62
20- Richard P. Feynman – Her Şeyin Anlamı
Ayrıca fikirlerin kendisine bakıp direkt olarak yargılamak yerine, bir bilim insanı olduğumdan ve elinizdeki broşüre göre bazı ödüller aldığım falan yazdığından daha önce söylediğim şeylerin hepsini doğru kabul ediyorsunuz. Diğer deyişle, otoriteye yatkınsınız, işte bu gece bundan kurtulacağım. Bu konferansı, benim gibi bir adamın ne gülünç çıkarsamalar yapacağını, ender ifadeler ortaya koyacağını göstermeye adıyorum.
Alfa Yayınları, Sayfa 42
21- Richard P. Feynman – Altı Kolay Parça
Şimdi de psikoloji bilimini ele alacağız. Aklıma gelmişken psikanalizin bilim olmadığını söyleyeyim; en iyimser görüşle bir tıp yöntemi, belki daha çok büyüyle tedavi gibi bir şeydir… Psikanaliz deneyle dikkatlice sınanmamıştır; bu nedenle, doğru olduğu olaylar listesi, doğru olmadığı olaylar listesi vb. gibi şeyler bulmak söz konusu değildir.
Alfa Yayınları, Sayfa 93
22- Steven Rose – 21. Yüzyılda Beyin
Burada bir çeşit tanrısal makinenin yardımımıza koşmasını bekliyor değiliz; doğal seçilim bu bağlamda mantıksal bir zorunluluktur, kanıtlanması için beklememiz gereken bir teori değil.
Ginko Bilim, Sayfa 40
Kitapla ilgili yaptığım inceleme yazıma buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.
23- Cicero – Yasalar Üzerine
Zira en adaletsiz şey adaletten kazanç sağlamaya çalışmaktır.
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Sayfa 26
24- Paul Sartre – Bulantı
Bunların yanında bir yığın hümanist daha var: insan kardeşlerine bir ağabey gibi eğilen ve sorumluluklarını bilen hümanist filozof; insanları oldukları gibi seven hümanist; olmaları gerektiği gibi seven hümanist; insanları, isteklerini göz önünde tutarak kurtarmak isteyen ve tutmayarak kurtarmaya çalışan hümanistler; yeni mitoslar yaratmak isteyen hümanist ve eskileriyle yetinen hümanist; insanın ölümünü ve insanın hayatını seven hümanistler; her zaman güldürücü sözler söyleyen neşe dolu hümanist; ölüm törenlerinde ve bekleyişlerinde rastlanan ağırbaşlı hümanist. Hepsi birbirinden nefret eder bunların, ama birer insan olarak değil, birer birey olarak tabii.
Can Yayınları, Sayfa 175
25- Aldous Huxley – Algı Kapıları
İnsanların çoğu, en kötü durumda öylesine acı dolu, en iyi durumda da öylesine tek düze, mutsuz ve sınırlı bir hayat sürüyorlar ki bundan kaçma arzusu ve birkaç anlığına bile olsa kendilerini aşma özlemi ruhun başlıca tutkularından biridir ve bu hep böyle olmuştur. Sanat ve din, karnavallar ve bayramlar, dan etmek ve konuşmacıları dinlemek, bütün bunlar, H.G. Wells’in sözleriyle “duvardaki kapılar” olarak hizmet etmiştir. Ve günlük, şahsi kullanımlar için de her zaman kimyevi uyuşturucular olagelmiştir. Bütün bitkisel yatıştırıcılar ve uyuşturucular, ağaçlarda yetişen zindelik verici meyveler, böğürtlenlerden veya köklerden elde edilen halüsinojenler, istisnasız hepsi, tarihin başlangıcından beri insanlar tarafından bilinmiş ve sistematik olarak kullanılmıştır… Batı sınırsız kullanım için sadece alkol ve tütüne izin vermiştir. Duvardaki diğer bütün kimyasal kapılar uyuşturucu olarak etiketlenmiş, izinsiz olarak kullanan herkes de bağımlı olarak yaftalanmıştır. Günümüzde eğitime ve öğretime harcadığımızdan çok daha fazlasını içki ve sigaraya harcıyoruz. Bu elbette şaşırtıcı değil. Benliğinden ve çevresinden kaçma dürtüsü neredeyse herkeste ve neredeyse her zaman vardır… Kendini aşmaya duyulan evrensel ve her zaman var olan dürtü duvardaki popüler kapıların kapatılmasıyla ortadan kaldırılamaz. Tek akılcı politika, insanların eski kötü alışkanlıklarını yeni ve daha az yararlı olanlarıyla değiştirmeleri umuduyla yeni ve daha iyi kapılar açmak olurdu… Böyle bir uyuşturucu afyon ve kokainden daha az zehirli, alkol ve barbituratların ortaya çıkardığı istenmeyen toplumsal sonuçları ortaya çıkarmaya daha az elverişli olmalı, kalbe ve ciğerlere sigaranın nikotininden daha az zarar vermelidir.
İmge Kitabevi Yayınları, Sayfa 53
26- Aldous Huxley – Ada
Bir adın ne önemi olabilir? Murugan bunu uyuşturucu diye adlandırıyor ve bu isme karşı koşullandırıldığı tüm olumsuz tepkileri gösteriyor. Oysa biz, tam tersine, bu nesneye güzel adlar takmışız: mokşa, gerçeklerin açıklayıcısı, hakikat ve güzellik ilacı. Ve bu adların uygunluğunu kişisel deneylerimiz bize kanıtlamıştır. Genç dostumuza gelince, bu nesne konusunda ilk elden bilgisi yok, dahası, bir kez olsun denemeye bile yanaşmıyor. Ona göre bu bir uyuşturucudur, tanım olarak uyuşturucu aklı başında kişilerin uzak durması gereken bir şeydir.
İthaki Yayınları, Sayfa 178
27- Aldous Huxley – Cesur Yeni Dünya
Nüfusun üçte birini tarlada tutmayı yeğliyoruz. Kendi menfaatleri gereği, çünkü gıdayı topraktan elde etmek, fabrikada üretmekten daha uzun sürüyor.
İthaki Yayınları, Sayfa 223
28- Aldous Huxley – Cesur Yeni Dünyayı Ziyaret
Ama Amerikan kamuoyunun, kentli-endüstriyel bir ortamda hayatı biraz daha çekilir kılacak bir şeylere talebi o kadar fazla ki, doktorlar şu anda yılda kırk sekiz milyon civarında çeşitli sakinleştirici için reçete yazmakta.
İthaki Yayınları, Sayfa 71
29- Grigoriy Petrov – Beyaz Zambaklar Ülkesinde
Her millet, iktidar mekanizmasının başına ya kudretli ya da önemsiz kişileri getirir. Bu kişilerden herhangi birinin iş başına gelmesi, milletin ahlaki seviyesi, yaşamına bağlıdır.
Karbon Kitaplar, Sayfa 15
30- Stephen Hawking – Zamanın Kısa Tarihi
Bu kişilere göre Tanrı, her şeye gücü yeten olarak evreni dilediği gibi başlatmış olabilir. Öyleyse Tanrı, evreni yine isteğine bağlı biçimde geliştirebilirdi. Gerçekte görünen o ki, evreni, belli yasalara uyarak düzenli bir biçimde geliştirmeyi seçmiş. Şu halde ilk durumu yöneten yasaların da olduğunu varsaymak eşit ölçüde akla uygun olacaktır.
Alfa Yayınları, Sayfa 30
31- Stephen Hawking – Ceviz Kabuğundaki Evren
(Schrodinger’in düşünce deneyinden bahsederek) Bugün, yalnızca bir düşünce deneyi olarak bile hiç kimse böyle bir şey önermeye cesaret edemez, fakat Schrödinger’in zamanında hayvanların özgürlüğü kavramı duyulmamıştı.
Alfa Yayınları, Sayfa 46
32- Oliver Sacks – Karısını Şapka Sanan Adam
Hayvanlar hastalık kapar ama sadece insan bütün varlığıyla hastalığın pençesine düşer.
Yapı Kredi Yayınları, Sayfa 11
33- Oliver Sacks – Halüsinasyonlar
Halüsinasyonlar zihinsel yaşantımız ve kültürümüzde daima önemli bir yer tutmuştur. Öyle ki, halüsinasyon ürünü deneyimlerin sanatımızın, folklorumuzun, hatta dinimizin ortaya çıkışında ne kadar büyük bir rol oynadığını gören kişi hayrete düşer.
Yapı Kredi Yayınları, Sayfa 11
34- Oliver Sacks – Hareket Halinde Bir Hayat
Ama New York beni hiçbir zaman California kadar duygulandırmadı. Hissettiğim nostalji yalnızca California’yla ilgili değil galiba – gençliğime, bambaşka bir döneme, aşık olmaya ve “Geleceğim önümde uzanıyor.” demeye de özlem duyuyorum sanırım.
Yapı Kredi Yayınları, Sayfa 110
(Sacks’ın otobiyografisi olan Hareket Halinde’den yapacağım alıntıyı seçerken çok zorlandım. Ya özgür ruhlu bir adamın, karakterini ortaya en iyi koyduğu cümleyi size sunacaktım veya hayatını dolu dolu, özgürce ve de dibine kadar yaşamış bir insanın geçmişe bakışını. İkinciyi seçtim.)
35- Oliver Sacks – Benim Periyodik Tablom
Bazıları harikulade, bazılarıysa dehşet verici çok şey yaşayıp gördüğüm için şükran duyuyorum(…)Boşa harcadığım (ve halen harcamakta olduğum) onca zamana üzülüyorum. Yirmi yaşımda olduğum gibi şimdi seksen yaşımda da acı verecek kadar utangacım diye üzülüyorum(…)Ölümden sonra bir varoluşa ne inancım var ne de ona yönelik bir isteğim; bir tek dostlarımın hatırında kalmaya inanıyorum ve bazı kitaplarımın ölümümden sonra da insanlara bir şeyler “söylemesini” umuyorum.
Yapı Kredi Yayınları, Sayfa 22
(Sacks’ın otobiyografisinden hemen sonra, ölümünden hemen önce yazdığı son kitabından bu alıntıyı yaparken amacım: kendime idol belirlediğim Sacks’ın pişmanlıklarının, bana güçlü dersler vermesiydi. Huzur içinde yatsın.)
36- Albert Einstein – Benim Gözümden Dünya
İnsan korku, ceza ve ölümden sonra ödüllendirileceği umuduyla kendini kısıtlamak zorundaysa, kesinlikle oldukça zavallı bir yolda ilerliyordur.
Alfa Yayınları, Sayfa 42
Kitaptan daha fazla alıntı yaptığım yazıya buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.
37- V.S. Ramachandran – Öykücü Beyin
İnsanların “sadece” bir diğer primat türü değil; gerçekten eşsiz ve özel oluşudur. Bu düşüncenin bu derece savunmaya ihtiyaç duyuşu bana hala biraz şaşırtıcı geliyor; üstelik yalnızca evrim karşıtlarının zırvalıklarına karşı değil, sayıları hiç de az olmayan, aşağılımızdan kayıtsızca keyif alırmış gibi küçümser bir tonda “sadece bir kuyruksuz maymun” olduğumuzu iddia eden meslektaşlarıma karşı da bir savunmadan bahsediyorum.
Alfa Yayınları, Sayfa 18
Kitapla ilgili yaptığım inceleme yazıma buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.
38- Richard Dawkins – Kör Saatçi
Sanırım Darwincilikle ilgili bir sorun, Jacques Monod’un çarpıcı bir şekilde söylediği gibi, herkesin onu anladığını düşünmesi.
Kuzey Yayınları, Sayfa 15
39- David Eagleman – Incognito
Kuantum fiziğinin babaları, bu yeni bilimin özgür iradeyi kurtarıp kurtaramayacağını merak ediyorlardı. Ancak ne yazık ki kurtaramaz.
Domingo Yayınları, Sayfa 171
(Az kelimeyle çok şey alan bu cümleyi seçmemin nedeni: “Özgür irade” tanımının yaygın kullanımının bilimle beraber geçersiz kılındığına işaret ederken, Roger Penrose (bkz: Kralın Yeni Usu-Roger Penrose) veya Hameroff gibi kişilere verdiği cevabın son noktasını bu cümleyle koyuyor.)
40- Paul Churchland – Madde ve Bilinç
Kişi kendi zihninin durumlarını ele aldığında görünüş ve gerçekçilik arasındaki ayrım bütünüyle ortadan kalkar. Zihin kendisine karşı şeffaftır ve zihindeki şeyler göründükleri gibi olmak zorundadır. Örneğin, “bana epey ağrı duymuşum gibi geldi, ama yanılmışım” gibi bir şey söylemenin hiçbir anlamı yoktur.
Alfa Yayınları, Sayfa 119
(İlk bakışta, sağ duyumuza doğru gibi görünen bu pasaj; detaylı irdelendiğinde birçok problem ve yanlışı beraberinde getirmektedir.)
41- Maurice Merleau – Ponty -Algının Önceliği
Öyleyse algı bir paradokstur ve algılanan şeyin kendisi de paradoksaldır. Yalnızca bir kimsenin onu fark etmesiyle var olur. Bir anlığına dahi olsa kendinde bir nesneyi (fiziksel dünyada var olmamış) hayal edemem.
Alfa Yayınları, Sayfa 52
42-Paul Bloom – Hazzın Bilimi
İnsan, acı Meksika sosu seven tek hayvandır.
Alfa Yayınları, Sayfa 59
Kitapla ilgili yaptığım inceleme yazıma buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.
43- Steven Pinker – Zihin Nasıl Çalışır
Davranışın nedene dayalı açıklamalarını davranış için ahlaki sorumluluktan ayıran bıçağın iki yönü de keskindir. “İnsan mı doğa mı?” adlı ahlak oyunun son perdesinde, genetikçi Dean Hamer tarafından eşcinsel geni denen ve bazı erkeklerde eşcinsellik için kromozom işareti olan bir gen saptandı. Halk İçin Bilim yanlılarını şaşırtan bu haberde, bu kez politik doğruculuk olan şey bu genetik açıklamadır. Bu buluşun Dan Quayle gibi, eşcinsellik için “biyolojik bir durumdan çok bir seçimdir bu, ama yanlış bir seçimdir.” Diyen sağcıları çürüttüğü sanılıyor. Eşcinsel geni, eşcinselliğin bir seçim olmadığını, eşcinsellerin sorumlu olmadıkları, engel olamadıkları istemsiz bir yönelimin kurbanı olduklarını öne sürmek için kullanılmıştır. Ama bu akıl yürütme tehlikelidir. Eşcinsel geninin bazı insanların eşcinselliği seçmesinde etkili olduğu söylenebilir kolayca. Ve bütün bilim için söz konusu olduğu gibi, Hamer’ın sonucu da bir gün yanlışlanabilir, peki o zaman ne olacak? Eşcinsellere karşı bağnazlık göstermenin iyi olduğuna mı karar verilecek? Eşcinsellere eziyet edilmesine karşı çıkılıyorsa, eşcinsel genine ya da eşcinsel beynine dayanarak değil, insanların kendi uzlaşımsal eylemlerini, herhangi bir ayrımcılığa ya da tacize uğramadan gerçekleştirme hakkına sahip olmasına dayanarak karşı çıkılması gerekir.
Alfa Yayınları, Sayfa 77
44- Jared Diamond – Tüfek, Mikrop ve Çelik
Ama karmaşık kurumların gelişmesine yol açan temel etmen tarımsa, o zaman soru şudur: Peki tarım niçin dünyanın her yerinde yapılmadı ve dünyanın her yerinde karmaşık kurumlar gelişmedi? … Bunun nedeni dünyada evcilleştirilebilir yaban bitki ve hayvan türlerinin eşit olarak dağılmış olmaması, dünyanın dokuz bölgesinde toplanması ve bu dokuz bölgenin bağımsız tarım kökenlerinin ana yurdunu oluşturmasıdır.
Pegasus Yayınları, Sayfa 515
45- Jonathan Swift – Alçakgönüllü bir Öneri
Pek çok erkeğin ve çoğu kadının akıcı konuşmasının ardında konu dağarcıkları ile sözcük dağarcıklarının kısıtlı olması yatar; çünkü dilde yetkin olan ve zihni fikirlerle dolu olan biri, konuşurken her iki alanda da seçim yaparken tereddütler yaşayacaktır. Öte yandan sıradan konuşmacıların yalnızca tek bir fikirler paketi ve bunları iletebileceği tek bir sözcükler dizisi vardır; bu dizi de her zaman dudaklarından dökülmeye hazır beklerler.
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Sayfa 74
46- Daron Acemoğlu – Dar Koridor
2015 yılında 3671 Çin Komünist Parti üyesiyle yapılan bir ankete yanıt verenlerin üçte ikisi, liyakatın değil “siyasal sadakatin” devlette iş bulmak için en önemli ölçüt olduğunu söyledi. Etrafınızı sadık kadrolarla doldurduktan sonra iş insanlarını ve yurttaşları haraca bağlama işinde yol alabilirsiniz. Kamu görevlerini satarak emrinizdekilerin sizinle uyumlu olmalarını sağlayabilirsiniz.
Doğan Kitap, Sayfa 96
47- Jean Jacques Rousseau – Toplum Sözleşmesi
Gerçekten özgür bir ülkede vatandaşlar her şeyi kendi elleriyle yapar, parayla değil.
Karbon Kitaplar, Sayfa 93
48- Sun Tzu – Savaş Sanatı
Askerlerinizi, kaçmanın imkansız olduğu bir hale sürüklerseniz, ölümü savaşa yeğlerler. Ölüm tehlikesiyle baş başa kalırlarsa, başaramayacakları hiçbir şey kalmaz.
Karbon Kitaplar, Sayfa 53
49- George Orwell – 1984
Yüksek kesimin amacı, bulunduğu yeri korumaktır. Orta kesimin amacı, yüksek kesimle yer değiştirmektir. Aşağı kesimin amacı ise -bir amacı varsa kuşkusuz, çünkü Aşağı kesimin temel özelliği, ağır ve sıkıcı işlerin altında çoğu zaman gündelik yaşamın dışında hiçbir şeyin bilincine varamayacak kadar ezilmesidir- tüm ayrımları ortadan kaldırmak ve tüm insanların eşit olacağı bir toplum yaratmaktır.
Can Yayınları, Sayfa 218
50- Immanuel Kant – Eğitim Üzerine
Bir kere reddedilen şeyden asla geri dönülmemelidir. Çünkü retten dönmek, ardından gelecek retlerin ciddiyetini düşürecektir.
İZ Yayıncılık, Sayfa 40
51- Robert T. Kiyosaki – Zengin Baba Yoksul Baba
Ne var ki, paranın getirdiği keyif kısa ömürlüdür, çok geçmeden daha çok keyif, daha çok zevk, daha çok rahat için daha çok para isterler.
Alfa Yayınları, Sayfa 59
52- Julia Shaw – Bellek Yanılgısı
Bir anı her hatırlandığında etkili bir şekilde geri çağrılıyor, inceleniyor ve sonra tekrar depolanmak üzere tamamen sıfırdan yeniden yaratılıyor.
Say Yayınları, Sayfa 85
53- Sanem Alkibay – Çağla Pınar Bozoklu – Nöropazarlama, Reklam Tasarımı ve Etik
Bu alandaki çoğu araştırma, bilinçaltına yönelen uyarıcıların ikna etme sürecinde, ya çok az ya da hiç etkisi bulunmadığını göstermektedir.
Siyasal Kitabevi, Sayfa 85
Sadece kitaptan ne kadar hoşnutsuz olduğumu belirtebilmek için alıntıladım bu cümleyi. Bu kitap, bir kitaptan ziyade internetten rastgele makalelerin toplanıp PDF birleştiricileri ile uç uca eklenmesi gibi hissettirdi bana. Sistematik bi sunumdan yoksun ve kitabı bitirdiğinizde hiçbir şey öğrenmiş olduğunuzu hissetmiyorsunuz.
54- Platon – Sokrates’in Savunması
Bu hıncın sonucudur üzerimdeki lekeler, bu yüzdendir peşimi bırakmayan bilge sıfatı. Neden derseniz, başkalarının bilgisizliğini kanıtladığım için insanlar beni bilgili sandılar.
Karbon Kitaplar, Sayfa 34
Sokrates’i neden sevmiyorum sorusunun cevabı bu alıntıdır.
55- Hippokrates – Aforizmalar
Bir kadın iki elini birden kullanamaz.
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Sayfa 50
Bunu ilk gördüğümde bayağı gülmüştüm. Belki sizde gülersiniz diye paylaşmak istedim.
56- Shakespeare – Romeo ve Juliet
Binlerce kez beter olsun gece, senin ışığın yoksa.
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Sayfa 44
Öğrenciler nasıl ayrılırlarsa ders kitaplarından
Öyle koşar seven sevdiğine giderken;
Okula nasıl canı sıkkın giderse öğrenciler,
Öyle ayrılır seven sevdiğinden.
57- Emile Zola – Hayvanlaşan İnsan
Yalnızız, o kadar yalnızız ki , birbirimizin kolları arasında ölsek bile kimsenin ruhu duymaz.
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Sayfa 352
58- Dostoyevski – Yeraltından Notlar
Ancak, kendisini bana adadığında hemen ondan nefret etmeye ve tiksinmeye başladım.
Karbon Kitaplar, Sayfa 81
İnsan doyumsuzluğunun tek cümlelik özeti niteliğinde bir alıntı.
59- Goethe – Genç Wertherin Acıları
İlk izlenim bizim için değerlidir. İnsan öyle yaratılmıştır ki, en inanılmayacak şeylere bile kanabilir, ama kafasına bir şey yerleştiyse, onu söküp atmak isteyenin vay haline!
Karbon Kitaplar, Sayfa 56
60- Turgenyev – Babalar ve Oğullar
Gerçekte her şeyi istediğini sandığı halde, istediği bir şey yoktu.
kitapzamanı Yayınları, 106
61- William Golding – Sineklerin Tanrısı
En büyük düşünceler, en basit olanlarıdır.
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Sayfa 158
62- Voltaire – Candide
Haydi çalışalım. Fazla düşünmeyelim, hayat ancak bu şekilde dayanılır hale gelir.
Karbon Kitaplar, Sayfa 139
63- Albert Camus – Yabancı
Daha önce haklıydım, şimdi de haklıydım, her zaman da haklı olmuştum. Şimdiye kadar böyle yaşamıştım, başka türlü de yaşayabilirdim. Şunu yapmıştım, bunu yapmamıştım. Ne fark ederdi? Bütün bu zaman boyunca bu dakikayı ve haklı çıkacağım bu şafak vaktini beklemiştim sanki.
Can Yayınları, Sayfa 108
64- Charles Dickens – İşaret Memuru
Aklı başında insanlar yaşadıkları sıradan olayları değerlendirirken tesadüfleri yeterince hesaba katmıyorlar.
Can Yayınları, Sayfa 20
65- Dostoyevski – Suç ve Ceza
Burada insanın en ağrına giden ne biliyor musunuz? Onların yalan söylemeleri değil; yalan her zaman bağışlanabilir; tatlı bir şeydir çünkü yalan, insanın eninde sonunda gerçeğe götürür. Burada insanın ağrına giden şey, onların yalan söylemeleri değil, söyledikleri yalana kendilerinin de inanmaları
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Sayfa 165
66- Franz Kafka – Bir Köy Hekimi
Reçete yazmak kolaydır ama insanlarla anlaşmak zordur.
Karbon Kitaplar, Sayfa 13